17 Eylül 2009 Perşembe

MALATYAMIZ


MALATYA

Şimdi nerde o şehir, o yeşillik, o bahçe ?

Gölgelere aşina ergi bürgü sokaklar

Hani nerde gaysıya mişmiş diyen ihtiyar ?

Samud anuh nerede ? Şimdi nerde o lehçe ?



Yeşildi memleketim, her mevsim perde perde

“Güz” nerede ? “bıldır”dan gar kalırdı kuyuda,

“Hayfene” unutuldu, nerde “pıtpıt” “marhuta” ?

“Pilo” “küfte” nerede ? “bibi” “ami” nerede ?



Suya dökülen dallar, dere nerde ah şimdi

Binbir çeşit güllerle “havlu” nerede kaldı ?

Suyu çeken çıyrığın sesi mazide kaldı

Kuzu meler, kuş öter, nerde o bağlar şimdi ?



Asfalt yol, beton evler, araba binbir çeşit

Nerde payton nerde at, bulgura dam nerede ?

Ruhumuz serinlerdi, değirmenler nerede ?

Söyleyen beri gelsin, Mısrî’den iki beyit



Düzen bitişik imiş “gat”a verdik arsayı,

Parsa’yı eller aldı sıkıştık iki göze

Doğrusundan vazgeçtik, hasretim ergi söze,

Kıbti soylu kesilmiş, ara “beğ”nen ağayı.



Kurnada kol gibi su, nerde hamam halveti ?

Sıhhı banyolar çıktı, kürün, külhan nerede ?

Kınalıydı koyunlar, masad kurban nerede ?

Nerde diz boyu garın yağmurun bereketi ?



Mecidiye hesabı saf gümüştendi para,

Hani nacar, hani köşger ; ganere nerde kaldı ?

Doğru dartan satıcı, ayda yıldızda kaldı,

Nerde Şeytan Pazarı, gabaralı kundura ?



O bizim dünyamızdı, bu da sizin dünyanız,

Hasan dayı nerede, Hadce bacı nerede ?

Kaçak tütün nerede, kavlı çakmak nerede ?

Bizimki bize kalsın, Sizin olsun dünyanız.



Sarı kurdelem sarı, kırık plakta kaldı,

-Komşu komşuya muhtaç- o da kitabda kaldı.

Bekle Adnan’ım bekle, -Mihr-i varak’tan vefa,

Nerde dost, nerde yaran, ihvan nerede kaldı ? …






MALATYA
Anıyorsun o yeşil, o güzel bahçeleri,

Soruyorsun nerede güzelim lehçeleri ?

Bulamazsın “gaysı”ya -mişmiş- diyen yaşlıyı,

Unut artık, tez unut ; öyle, yaşlı başlıyı.



“Samud”, “anuh”, “isot” da bak tarihe karıştı.

O güzelim lehçemiz ümit veren yarıştı.

“Pılo”, “küfte”, “ami”yi zannetme bu sel aldı,

“Pilav”, “köfte” ve “amca” olup bizlere kaldı.



Ne dal sarkacak “dere”, ne de “çıyrıklı kuyu”,

Mısrî’yi unut gayri, sen de nennisiz uyu.

Hayâl oldu “paytonlar, “taş arabası”, “vurgun”,

Üzülmeyi bırakıp, seyreyle durgun durgun.



Teyze oldu halamız, hala oldu “bibi”miz,

Tezce uyum gösterdik, bu belâya hepimiz.

“Bıldır”-geçen yıl- oldu, “sonbahar”sa bizim “güz”,

“Pıtpıt”a, “marhuta”ya kaldı mı ki bizde yüz.



“Köşker”i ve “nacar”ı , “ganere”yi arama,

Sana neydi birader, dokundun bu yarama.

Kırık plâkta bile kalmadı bir türkümüz,

Onlara kavuşmaktır önde gelen ülkümüz.



Asfalt yol, beton bina sırtımızda yük sanki,

“Sırğıt” sesine bile hasret kaldık inan ki.

“Öskemişiz”, bilmezler, -ağaçlık çamur yolu-,

Anıyoruz bunları, içimiz dolu dolu.



Doğru sözden vazgeçmiş ; hasretsin “ergi söz”e,

Ne kadar da bağlısın benliğindeki “öz”e.

Gitti o yeşillikler, döndü birer hazâna,

Dertlerimiz pek sığmaz, koysan “teşd”e, “gazan”a.



Avunuruz günlerce, eskiyi ederek yad,

Arş-ı âlâya çıkar, içimizdeki feryad.

Düşündükçe mutlaka, -gam- olur kederimiz.

Artık anlamalıyız… Bu, bizim kaderimiz.



Hamama gitmez olduk, evimiz oldu hamam,

Sıhhî banyolar çıktı, işimiz oldu tamam.

Bu yıl yağmur ve “gar”la hasreti giderince,

Belki de düşünmeyiz, bunları ince ince.



“Havlu”ya hasret kaldık, çatı oldu “dam”ımız,

“Ergi ceget” düz oldu, arttı bizim gamımız.

“Hayfene” kurmak için, kalmadı bir açık yer,

“Sülü-deynek” oynasak, el-âlem bize ne der ?



“Hollik” oynayamayız, bulamayız tablı taş,

“Horhop”u bir duysalar, zannederlerki savaş.

“Hombeg” oynayamayız, geçti artık yaşımız,

Bugün sona ermiştir, inan ki savaşımız.



Hasan Dayı kaybolmuş, yok olmuş Hatce Bacı,

Anılarımda olur, hepsi başımın tacı.

Kavlı çakmak özlemim ; hasretim “kaçak tütün”,

Unuttuk mu sanırsın, bunları bütün bütün ?



Ne kadar zaman geçti, neler oldu aradan ?

Musibeti bizlere, lâyık gördü Yaradan.

Demek ki lâyıkmışız bütün bunlara bizler,

Zaman geçer silinir, bizden de kalan izler.



“Komşu komşuya muhtaç”, artık değilmiş bugün.

“Yaran”, “ihvan” kayboldu, namertler etsin düğün…

“Mihr-i varak”ı unut, vefa bekleme ondan,

“Selâmlar olsun sana”, -Aziz Kardeşim Adnan-.

Hiç yorum yok: